the move

Meanings of "the move" in Turkish English Dictionary : 165 result(s)

	Category	English	Turkish
Common Usage
1	Common Usage	move n.	hamle
In the European Parliament alone, 406 Members supported this disastrous move. Sadece Avrupa Parlamentosu'nda 406 üye bu felaket hamleyi destekledi. More Sentences
2	Common Usage	move n.	hareket
The French government has already moved to strengthen anti-terrorist precautions at Cap de la Hague. Fransız hükûmeti Cap de la Hague'de terörle mücadele önlemlerini güçlendirmek için harekete geçti. More Sentences
3	Common Usage	move v.	kımıldamak
We did not move for fear we should wake him up. Onu uyandırma korkusuyla kımıldamadık. More Sentences
4	Common Usage	move v.	kıpırdamak
As far as the fundamentals of this report are concerned, the Commission has not moved an inch. Bu raporun temelleri söz konusu olduğunda, Komisyon bir milim bile kıpırdamamıştır. More Sentences
5	Common Usage	move v.	taşınmak
Was it the case that every other person who was moved under that package had only a few hours notice of that move? Bu paket kapsamında taşınan diğer herkesin bu taşınmadan yalnızca birkaç saat önce haberdar edilmesi söz konusu muydu? More Sentences
6	Common Usage	move v.	hareket etmek
The decision to move in this direction should be taken by ministers at Laeken this weekend. Bu yönde hareket etme kararı bu hafta sonu Laeken'de bakanlar tarafından alınmalıdır. More Sentences
General
7	General	move n.	göç
The aim is to try to frighten the Palestinians into moving and to force them to flee. Amaç Filistinlileri korkutarak göç etmeye ve kaçmaya zorlamaktır. More Sentences
8	General	move n.	hareketlenme
Come on, make a move! Haydi, hareketlenin! More Sentences
9	General	move v.	taşınmak
We have a shared interest in moving the knowledge economy forward. Bilgi ekonomisinin ileriye taşınması konusunda ortak bir menfaatimiz var. More Sentences
10	General	move v.	etkilemek
This film moved audiences around the world. Bu film dünya çapında izleyicileri etkiledi. More Sentences
11	General	move v.	kaymak
Move to the left. Sola kay. More Sentences
12	General	move v.	gitmek
Since Stockholm things have in fact moved backwards. Stockholm'den bu yana işler aslında geriye doğru gitmiştir. More Sentences
13	General	move v.	yürümek
Move, move, get over there. Yürüyün, yürüyün, oraya geçin. More Sentences
14	General	move v.	kıpırdatmak
You shouldn't move it. Kıpırdatmamalısın. More Sentences
15	General	move v.	tahrik etmek
Her speech moved the audience. Onun konuşması izleyiciyi tahrik etti. More Sentences
16	General	move v.	kaldırmak
Move your ass! Kaldır kıçını! More Sentences
17	General	move v.	ileri gitmek
Someone even went so far as to say that we could move towards a police state. Hatta birileri polis devletine doğru ilerleyebileceğimizi söyleyecek kadar ileri gitti. More Sentences
18	General	move v.	ilerlemek
The epidemic moved with terrifying speed. Salgın korkunç bir hızla ilerledi. More Sentences
19	General	move v.	almak
But that has nothing to do with the fact that southern African elephants should not be moved back into Appendix I. Ancak bunun Güney Afrika fillerinin Ek I'e geri alınmaması gerektiği gerçeğiyle hiçbir ilgisi yoktur. More Sentences
20	General	move v.	önermek
The Commission has moved, in large measure, to implement what we in the temporary committee recommended. Komisyon, büyük ölçüde, geçici komitede bizim önerdiklerimizi uygulamak üzere harekete geçti. More Sentences
21	General	move v.	çekilmek
Please move back. Lütfen geri çekilin. More Sentences
22	General	move v.	sürmek
Mr Bourlanges said that he was moving a point of order, but he was, in fact, speaking in favour. Bay Bourlanges bir yöntem sorunu olduğunu öne sürdüğünü ama aslında lehte konuşuyordu. More Sentences
23	General	move v.	yer değiştirmek
We will have between 70 and 80 carry-overs, which means that a great many appropriations will have to be moved around. 70 ila 80 arasında devreden ödeneğimiz olacak, bu da çok sayıda ödeneğin yer değiştirmesi gerekeceği anlamına geliyor. More Sentences
24	General	move v.	dokunmak
I was moved by this movie. Bu film bana çok dokundu. More Sentences
25	General	move v.	hareket ettirmek
Moving a huge boulder is going to be very hard. Çok büyük bir kaya parçasını hareket ettirmek çok zor olacak. More Sentences
26	General	move v.	taşımak
It is time we moved the bar up a few notches and looked for new challenges. Artık çıtayı birkaç kademe yukarı taşımanın ve yeni zorluklar aramanın zamanı geldi. More Sentences
27	General	move v.	kımıldamak
Sadako wanted to say more, but her lips just didn't want to move anymore. Sadako daha fazlasını demek istiyordu ama dudakları artık kımıldamak istemedi. More Sentences
28	General	move v.	kımıldatmak
I couldn't move my right foot. Sağ ayağımı kımıldatamıyordum. More Sentences
29	General	move v.	oynatmak
Could you move the chair a bit? Sandalyeyi biraz oynatabilir misiniz? More Sentences
30	General	move v.	yaşamak
For us, moving in together was absolutely the right decision. Bizim için birlikte yaşamak kesinlikle doğru bir karardı. More Sentences
31	General	move v.	yolda olmak
That would be a good way forward and my group would be prepared to support such a move. Bu ileriye dönük iyi bir yol olacaktır ve grubum böyle bir adımı desteklemeye hazırdır. More Sentences
32	General	move v.	ayrılmak
Don't move from here. Buradan ayrılmayın. More Sentences
33	General	move v.	hareketlenmek
There is an increasing number of accidents due to landmines because things are starting to move now. Kara mayınları nedeniyle meydana gelen kazaların sayısı giderek artıyor çünkü artık işler hareketlenmeye başladı. More Sentences
34	General	move v.	harekete geçirmek
We have the Council to thank for finally getting Article 96 of the Cotonou agreement moving since the last resolution. Son karardan bu yana Cotonou anlaşmasının 96. Maddesini nihayet harekete geçirdiği için Konsey'e teşekkür etmeliyiz. More Sentences
Law
35	Law	move v.	talepte bulunmak
The Rules say you move postponement before the vote on the matter. Kurallar, konuyla ilgili oylamadan önce erteleme talebinde bulunabileceğinizi söylüyor. More Sentences
Technical
36	Technical	move	hareket etmek
In these matters, however, it is better to move slowly and appropriately rather than rapidly and get things wrong. Ancak bu konularda hızlı hareket edip işleri yanlış yapmaktansa, yavaş ve uygun şekilde hareket etmek daha iyidir. More Sentences
37	Technical	move	yerini değiştirmek
Don't move these books. Bu kitapların yerini değiştirme. More Sentences
38	Technical	move	hareket ettirmek
She's moving her head in time with the music. Başını müzikle birlikte hareket ettiriyor. More Sentences
Computer
39	Computer	move	taşımak
The Treaty of Nice has not really moved the EU any further on. Nice Antlaşması AB'yi gerçekten daha ileriye taşımamıştır. More Sentences
General
40	General	move n.	oynama sırası
41	General	move n.	oynama
42	General	move n.	el
43	General	move n.	dama taş sürme
44	General	move n.	kımıldanma
45	General	move n.	nakil
46	General	move n.	taşınma
47	General	move n.	dama oynama sırası
48	General	move n.	tedbir
49	General	move n.	girişim
50	General	move n.	(dama, satranç) taş oynama
51	General	move n.	manevra
52	General	move n.	bilinçli hareket
53	General	move n.	masadan kalkma
54	General	move n.	ayrılmak üzere ayağa kalkma
55	General	move n.	dans adımları
56	General	move n.	(sporda) çevik hareket
57	General	move n.	(sporda) yanıltıcı hareket
58	General	move n.	bir işi yapma süresi
59	General	move n.	belirli bir sürede yapılabilecek iş
60	General	move n.	dans hareketi
61	General	move n.	spor hareketi
62	General	move n.	(dama, satranç) taşı hareket ettirme
63	General	move n.	hesaplanmış prosedür
64	General	move n.	amacı gerçekleştirmek için atılan adım
65	General	move n.	hareketsizken hareketli hale gelme
66	General	move n.	durağanken aktif hale gelme
67	General	move n.	masadan kalkma
68	General	move n.	başlangıç
69	General	move n.	ilk adım
70	General	move n.	uzaklaşmak için ilk adım
71	General	move n.	oyunda taşın oynanabileceği belirlenmiş hamle
72	General	move v.	oynamak
73	General	move v.	yürütmek (satranç/dama taşını)
74	General	move v.	koymak
75	General	move v.	kımıldanmak
76	General	move v.	teklif etmek
77	General	move v.	devinmek
78	General	move v.	devindirmek
79	General	move v.	sattırmak
80	General	move v.	nakletmek
81	General	move v.	işletmek (bağırsakları)
82	General	move v.	yürütmek
83	General	move v.	karışmak
84	General	move v.	tesir etmek
85	General	move v.	ırgalamak
86	General	move v.	işletmek
87	General	move v.	satmak
88	General	move v.	mütehassis etmek
89	General	move v.	müteessir etmek
90	General	move v.	duygulandırmak
91	General	move v.	gayrete getirmek
92	General	move v.	kalkmak
93	General	move v.	kıpırdanmak
94	General	move v.	işlemek (bağırsaklar)
95	General	move v.	göçmek
96	General	move v.	harekete getirmek
97	General	move v.	kopya etmek
98	General	move v.	kıpraşmak
99	General	move v.	ev taşımak
100	General	move v.	zorlamak
101	General	move v.	mecbur bırakmak
102	General	move v.	mecbur etmek
103	General	move v.	yola çıkmak
104	General	move v.	okuyucu bulmak
105	General	move v.	işaret yaparak kabul ettiğini göstermek
106	General	move v.	çok meşgul olmak
107	General	move v.	faaliyet içinde olmak
108	General	move v.	aktif olmak
109	General	move v.	hareket halinde olmak
110	General	move v.	hayatını belirli bir ortamda sürdürmek
111	General	move v.	davranmak
112	General	move v.	(selamlama amacıyla) şapkasını kaldırmak
113	General	move v.	el değiştirtmek
114	General	move v.	sattırmak
115	General	move v.	kiralatmak
116	General	move v.	ikna etmek
117	General	move v.	boşaltmak
118	General	move v.	tahliye etmek
119	General	move v.	okuyucular tarafından ödünç alınarak yayılmak
120	General	move v.	okuyucular tarafından ödünç alınarak dağıtılmak
121	General	move v.	(kafa sallama) jestlerle tanıdığını belirtmek
122	General	move v.	çok yoğun olmak
123	General	move v.	pazar yeri gibi olmak
124	General	move v.	var olmak
125	General	move v.	belirli çevrede yaşamını sürdürmek
126	General	move v.	yaşamını tanıdık ortamda geçirmek
127	General	move v.	tanıdık ortamda iş yürütmek
128	General	move v.	selamlama amacıyla (şapka, kep) eğmek
129	General	move v.	satış veya kiralama yoluyla elden çıkarttırmak
130	General	move v.	teşvik etmek
131	General	move v.	bir şey yapmaya yönlendirmek
132	General	move v.	kışkırtmak
133	General	move v.	dışarı atmak
Trade/Economic
134	Trade/Economic	move v.	fiyatını değiştirmek
135	Trade/Economic	move v.	değerini değiştirmek
136	Trade/Economic	move v.	fiyatını değiştirmek
137	Trade/Economic	move v.	değerini değiştirmek
Law
138	Law	move v.	bir harekette bulunmak
139	Law	move v.	yardım talep etmek
140	Law	move v.	başvuruda bulunmak
141	Law	move v.	teklifte bulunmak
142	Law	move v.	(mahkemeye) talepte bulunmak
143	Law	move v.	teklifte bulunmak
144	Law	move v.	mahkemeye yardım talebinde bulunmak
145	Law	move v.	müzakereci kuruma yardım talebinde bulunmak
146	Law	move v.	resmi talepte bulunmak
147	Law	move v.	resmi teklif yapmak
Industry
148	Industry	move n.	vardiya
149	Industry	move n.	vardiyada teorik olarak yapılabilen iş miktarı
Technical
150	Technical	move	konumuna getirmek
Computer
151	Computer	move	taşıma
152	Computer	move	taşı
153	Computer	move	konumuna taşı
154	Computer	move	öğesini taşı
Linguistics
155	Linguistics	move n.	altsözce
156	Linguistics	move v.	sözdizimsel hareket göstermek
157	Linguistics	move v.	sözdizimsel yapıda kopyalanmak veya yeni konuma taşınmak
158	Linguistics	move v.	sözdizimi yapısında yeni konuma taşıyarak kopyalanmak
159	Linguistics	move v.	sözdizimi yapısında yeni konuma taşıyarak hareket ettirilmek
Philosophy
160	Philosophy	move n.	devinim
Sport
161	Sport	move n.	(dans) hareket
162	Sport	move n.	çevik hareket
163	Sport	move n.	aldatıcı hareket
164	Sport	move n.	önceden çalışılmış hareket
Theatre
165	Theatre	move n.	(sahneyi) oynama şekli

Meanings of "the move" with other terms in English Turkish Dictionary : 95 result(s)

	Category	English	Turkish
General
1	General	the final move n.	(satranç vb) oyunu bitiren son hamle
2	General	be always on the move v.	leyleği havada görmek
3	General	move with the times v.	çağa ayak uydurmak
4	General	move with the times v.	zamana ayak uydurmak
5	General	move with the times v.	çağa uymak
6	General	move forward to the exit v.	çıkışa doğru ilerlemek
7	General	move on to the next step v.	bir sonraki adıma geçmek
8	General	move up the career ladder v.	kariyer merdivenlerine tırmanmak
9	General	move in the same direction v.	aynı yönde hareket etmek
10	General	move in the direction of v.	yönünde hareket etmek
11	General	move out of the house v.	evden taşınmak
12	General	move with the times v.	çağ atlamak
13	General	move up the social ladder v.	sınıf atlamak
14	General	be on the move v.	hareket halinde olmak
15	General	move the senses v.	duyuları harekete geçirmek
16	General	give the first signs/signals of a new move v.	yeni bir hamlenin ilk sinyallerini vermek
17	General	make the first move v.	ilk hamleyi yapmak
18	General	on the move adv.	seyyar
19	General	on the move adv.	hareket halinde
20	General	on the move adv.	ilerlemekte
Phrasals
21	Phrasals	move out of the v.	-den taşınmak
22	Phrasals	move out of the v.	'-den çekilmek
Phrases
23	Phrases	target is on the move expr.	hedef hareket halinde
24	Phrases	target is on the move expr.	hedef hareket ediyor
Colloquial
25	Colloquial	move like the clappers [uk] v.	aşırı hızlı hareket etmek
26	Colloquial	on the move expr.	hareket halinde
27	Colloquial	on the move expr.	seyahat halinde
28	Colloquial	the earth moved (or did the earth move for you?) expr.	yer yerinde oynadı (orgazm olmak)
Idioms
29	Idioms	time to make the move n.	harekete geçme zamanı
30	Idioms	move the clock back v.	saatini geri almak
31	Idioms	move the clock back v.	kış saati uygulaması sebebiyle saatleri geri almak
32	Idioms	move the clocks back v.	saatini geri almak
33	Idioms	move the clocks back v.	kış saati uygulaması sebebiyle saatleri geri almak
34	Idioms	move the clock forward v.	saatini ileri almak
35	Idioms	move the clock forward v.	yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak
36	Idioms	move the clocks forward v.	saatini ileri almak
37	Idioms	move the clocks forward v.	yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak
38	Idioms	move down in the world v.	attan inip eşeğe binmek
39	Idioms	move in for the kill v.	bir işin son ama en önemli kısmını yapmak üzere harekete geçmek
40	Idioms	move the goal v.	bir işin kurallarını zamansız yere değiştirmek
41	Idioms	move the goalposts v.	bir işin kurallarını zamansız yere değiştirmek
42	Idioms	move with the times v.	çağa ayak uymak
43	Idioms	move down in the world v.	fakirleşmek
44	Idioms	move in for the kill v.	son/öldürücü darbeyi vurmak için yaklaşmak/hareket etmek
45	Idioms	move to the beat v.	tempoya ayak uydurmak
46	Idioms	move up in the world v.	terfi etmek
47	Idioms	move the goal v.	uyarmadan taraflı ve haksız değişiklikler yapmak
48	Idioms	move off to the side with someone v.	(bir şeyler konuşmak için) biriyle bir kenara çekilmek
49	Idioms	move up in the world v.	yaşam standardını yükseltmek
50	Idioms	move with the times v.	zamana ayak uymak
51	Idioms	move the goalposts v.	uyarmadan taraflı ve haksız değişiklikler yapmak
52	Idioms	move up in the world v.	yükselmek
53	Idioms	move (the) deckchairs on the titanic [uk] v.	kısa ömürlü ve yarar getirmeyecek olmak
54	Idioms	feel the earth move v.	yer yerinden oynamak
55	Idioms	feel the earth move v.	çok iyi bir cinsel deneyim yaşamak
56	Idioms	move through the gears v.	hızını durmadan artırmak
57	Idioms	move through the gears v.	hızını sürekli olarak artırmak
58	Idioms	move through the gears v.	vites yükseltmek
59	Idioms	move through the gears v.	harekete geçmek
60	Idioms	move through the gears v.	hızlanmak
61	Idioms	move the clock back v.	saatleri bir saat geri almak
62	Idioms	move the clocks back v.	saatleri bir saat geri almak
63	Idioms	move the goal line [uk] v.	kuralları birinin yararına olacak şekilde değiştirmek
64	Idioms	move the goal line [uk] v.	kuralları işleri zorlaştıracak şekilde değiştirmek
65	Idioms	move the goal line [uk] v.	kuralları birine göre tekrar düzenlemek
66	Idioms	move the goal line [uk] v.	kuralları başkalarının başarılı olmasına engel olacak şekilde değiştirmek
67	Idioms	move the yardsticks v.	kuralları kendi lehine ve başkasının aleyhine değiştirmek
68	Idioms	move out of the way v.	yoldan çekilmek
69	Idioms	move out of the way v.	yolu açmak
70	Idioms	move out of the way v.	yolu tıkamamak
71	Idioms	move out of the way v.	mani/engel oluşturmamak
72	Idioms	move out of the way v.	baş belası olmamak
73	Idioms	move out of the way v.	kenara çekilmek
74	Idioms	move out of the way v.	yoldan çekmek
75	Idioms	move out of the way v.	kenara çekmek
76	Idioms	move someone or something out of the way v.	birini/bir şeyi yoldan çekmek
77	Idioms	move someone or something out of the way v.	birini/bir şeyi kenara çekmek
78	Idioms	move someone or something out of the way v.	birini/bir şeyi bertaraf etmek
79	Idioms	move the yardsticks v.	kuralları/parametreleri kendi tarafına çekmek
80	Idioms	move the yardsticks v.	kuralları/parametreleri kendi tarafına/lehine döndürmek
81	Idioms	move the yardsticks v.	kuralları/parametreleri kendi işine geldiği gibi değiştirmek
82	Idioms	move the needle v.	kayda değer bir şey yapmak
83	Idioms	move down in the world	yoksullaşmak
Speaking
84	Speaking	please move your car out of the road expr.	lütfen arabanızı yoldan çekin
85	Speaking	they decided to move into the city expr.	şehre taşınmaya karar verdiler
Politics
86	Politics	the right to move freely n.	serbestçe yer değiştirme hakkı
Computer
87	Computer	move the window expr.	pencereyi taşı
Social Sciences
88	Social Sciences	people on the move n.	hareket halindeki insanlar
89	Social Sciences	people on the move n.	yer değiştiren insanlar
Football
90	Football	move the ball around v.	top dolaştırmak
91	Football	move the ball around v.	topu dolaştırmak
92	Football	be on the move v.	yuvadan uçuyor olmak
93	Football	be on the move v.	yolcu olmak
Slang
94	Slang	move the crowd v.	sahnede iyi performans yapmak
95	Slang	move to the crowd v.	seyircileri coşturmak